7 Mart 2014 Cuma

Ütopya

Herkesin gizli bir dünyası vardır bence. En yakınından bile gizlediği, içinde ne olduğunu, kim olduğunu yalnızca kendisinin bildiği bir dünya ; ütopya!

Çocukluğumdan beri annemin hiç bıkmadan tekrar tekrar söylediği, bazen beni kötülemek için, bazen çevresindeki insanlara anlatacak bir şeyi olmadığı için (bunun suçlusu da benimdir belki, onun istediği gibi bir çocuk olmayıp onu hiçbir zaman gururlandıramadığımdan.. ), çoğunlukla da kendi canı yandığı için ortaya atılan , aslında kendi bencilliğimiz yüzünden kurban ettiğimiz bir cümlenin öznesi bu kelime ; ütopya.

Bazen olmayacak şeyler isterdim. Tabi bana oldurulabilir gözükmüştür her şey. Sonuçta Yaradan'ın gücü , yüceliği ve mucizeviliği tartışılmaz. Ol der ve olur. Bende hep ona güvenmiştim. Çok istersem olur, çünkü "O" beni seviyor. Ama kaderin cilvesidir ki hiçbir zaman çok istediğim şeyler olmadı. Geçenlerde bir yerde duymuştum "İnsan hep çok istediklerinden imtihan edilir." belki benim de imtihanım hep istediklerimdir, kim bilir?

O yüzdendir ki annem gerek işine gelmediğinden gerek az önce saydığım sebeplerden "Hayal dünyasında yaşıyorsun sen" derdi. Hep söylemek istedim ama kırılmasın, kalbi acımasın diye hiç söyleyemedim ; yeterince mutlu bir ailemiz olsaydı, o dünyaya ihtiyacım olmazdı anne.

Çocukluğumdan beri sürekli istemediğim ortamlarda oldum. Bir uyanıyordum annem ve babamın kavgasının tam ortasındayım. Bir arkamı dönüyordum ki en sevdiğim bana ihanet etmiş. Sonra bir bakıyorum ki en güvendiğim beni bir başıma bırakıp gitmiş.

Küçük bir kız çocuğu için bunlar fazla kötü şeyler değil mi? Ben böyle büyüdüm, hala da böyle büyüyorum.

Hep çok sevdiğim, güvendiğim, inandığım birinin hayalini kurdum. Daha 7 yaşındaydım okula yeni başlamıştım ve bunu istiyordum. Zaman geçti biraz büyüdüm, liseye başladım. Ben hala bunu istiyordum. Yıllar yine yerinde durmadı üniversiteye hazırlanıyordum ama ben hala bunu istiyordum!

Buldum..

Şaşırtıcıydı ama güveniyordum, inanıyordum ve seviyordum. İşin garip yanı sanırım aynı şeyleri oda hissediyordu. Hatta sanmaktan bile öte , biliyordum!

Yıllardır istediğiniz şeye apansız kavuşunca bir garipsiyor insan ya da sadece ben garipsemişimdir bilmiyorum ama gerçekten garipti. Ben yıllarca tek bir şey istedim ve o kanlı canlı karşımdaydı. Bunun farkına vardığımda kendimi durdurmak istedim. Gerçek olması anca bir ütopya olabilirdi. Canım yine çok yanacaktı bu aşikardı ama burdaydı. Tam sol göğsümün hemen altında..

Ben inanmadım. Kimsenin de inanmayacağını biliyordum. Ama zaman incecik kumlar gibi ellerimden akıp gidiyordu ve hala buradaydı. Canımdan onlarca ihanet, onlarca kırgınlık geçiyordu o yaralanıyordu ama hala buradaydı. Neden!

Gitsin istiyordum bazen. O kadar gerçekti, o kadar şefkatliydi ki. Gitmeliydi. Alışmamalıydım. Alışmak kötüydü. Ama bana sormamıştı zaman. Çabucak alıştırmıştı beni ona, onu bana. Sonu bilinmeyen bir masalın baş rollerinden biri olmuştum, hazır değildim! Ne olacaktı şimdi?

Düşünmedim.

Sonu kötü olabilecek bir şey istediğimde beni engellemesine "Zarar göreceksin!" diye canıma okumasına izin verdim. Çünkü daha önce kimse beni benden bu kadar korumamıştı. Canım çok yandığında , geçtiğini sandığım yaralarımı görmesine izin vermiştim. Çünkü daha önce kimse beni bu kadar sahiplenmemişti. Gözyaşlarımı ondan saklamamıştım. Çünkü daha önce kimse bir damla göz yaşım için insanlardan nefret edecek kadar beni sevmemişti. Hayallerimi sorgusuz sualsiz avuçlarına bıraktım. Çünkü daha önce kimse onları benden daha çok hak etmemişti.

Güzeldi, masaldı. Belki de gerçek, kim bilir?

Her masalın kötü anları olurdu ama ben onları hiç sevmezdim. Bu masalda da ne zaman kötü bir şey olsa beni onlardan, yeri geldiğinde kendinden saklamasına izin verdim. Nedense daha önce kimsenin yapmadığı bir şeyi daha yapmış ve bana zarar gelmesindense kendisi üzülmeyi tercih etmişti.

O an mutlu sona inanmıştım ömrümde ilk defa. Aşk değil, büyü değil, diğer hiçbir his değil sadece inançtı benimkisi.

Yine mi yalnıştı? Olmasındı.. Bu sefer yanlış olmasın!

Annemin o söylediği boktan dünyam mıydı bunların hepsi. Belki de o haklıydı. Ne ben kimseyi sevebilirdim ne de kimse beni. Annesinin sevmediği birini kim sevebilir ki Allah aşkına? Çocukluğumdan beri hep bunu düşünmüşümdür. Ve bir şeyi daha..

Annem beni niye sevmiyor?

Son bir şey ve artık susuyorum. Yorgunum..

Ben sana bakarım
Herkesten iyi bakarım 
Kimseye bakmam, sana bakarım 
Sana böyle , bir ben bakarım 
Ben böyle bir sana bakarım 
Ben sana bakarım
Sen önümüze bak, 
düşmeyelim..

Hiç yorum yok: