17 Kasım 2016 Perşembe

Kelimeler; aşk&sevgi.

Merhaba blog.

Biliyor muydunuz merhaba farsçada "benden size zarar gelmez" demekmiş. Öğrendiğimden beri her söylediğimde kısa da olsa bir düşünce boşluğunda buluyorum kendimi. Gerçekten benden onlara zarar gelmez mi? Ya onlardan bana?

Bilinçsizce söylediğimiz öyle çok kelime var ki. Manasını bilmiyoruz ama söylüyoruz işte. Bir nevi alışkanlık bizdeki. Daha önce bir yazımda daha ele almıştım bu konuyu. Mesela her önümüze gelene canım diyoruz değil mi?

Arkadaşlarımıza, samimiyet göstergesi olacağına inandığımız ya da daha kibar gözüküyoruz diye düşündüğümüz için daha yeni yeni tanıdığımız insanlara, sevgilimize, ailemize, sokakta başını okşadığımız bir çocuğa vs daha bir çok kişiye. Ama gerçekten hepsi Can'ımız mı? Tabi ki hayır.
Bunu fark ettiğim ilk andan sonra çoğu  kişiye karşı bu kelimeyi kullanmayı bırakmıştım ama son zamanlarda fark ediyorum ki yine bu şekilde konuşmaya başlamışım. Kendimi yeniden düzeltmem gerekiyor bu konuda. Çünkü can dediğin o kadar basit değil.

Son zamanlarda sevgi hakkında çok düşünüyorum. Çok seviyesinin biraz daha üstünde sanırım. Buna kısa bir süre önce henüz lise hayatının başında olan ve aşk&sevgi konularında kafası biraz karışık olan kardeşiminde bu konuyu açmasıyla kesinkes emin oldum.

Aşk kelimesi bana her zaman tutku ve coşkuyu çağrıştırmıştır. Her şeyi en uç noktada yaşamayı, mutlu olunca kendini bulutların çok çok üstünde bulurken, en ufak mutsuzluğun yerin yedi kat dibine indirmesi gibi mesela. Birini sevince sınırının olmadığı gibi nefret edince de aynı derece hissiz olmak benim için aşk kelimesinin örnekleri.

Sevgi ise daha masum ve durağan. Mesela bir bebek görüntüsü canlanıyor benim aklımda sevgi kelimesini duyunca. Tatlı gülüşleri ve çıkardığı o garip ama huzur veren sesleri. Aynı zaman da gelecekle ilgili güzel planlar, hayaller.

Sevgi denilen şey benim için daha çok sakinlikten ve huzurdan ibaret anlayacağınız. Aşk ise tam bir karmaşa.

Ama kardeşimle konuşurken bunun başkaları için farklı anlamları olabileceğini fark ettim. Kardeşime göre sevgi daha uzun ömürlü ve o olmadan aşk başlayamıyor. Bense tam tersine sevginin tetikleyicisinin aşk olduğunu düşünmüşümdür hep.

Aşkın bir süre sonra -kısa veya uzun- yerini sevgiye bırakıp sonsuzluğa kavuşması resmedilirdi hep benim aklımda. Kardeşimin anlattığı birkaç örnek ve söylediği birkaç söz -her ne kadar sonradan onunda farklı düşüneceğine emin olsam da- aklımı karıştırdı. Bizim aşk deyip ilk anda tutulduğumuz şey aslında daha önceden sevgi ile içimizde biriktirip hepsinin doyuma ulaştığı bir anda ondan asla vazgeçemeyecekmiş gibi hissetmemize mi sebep oluyordu acaba?

Neden olmasın? Zaten aşk dediğin şey birine karşı duyduğun hislerin tavan yaptığı anların bütünü değil mi? Yine de benim kafam biraz karışık bu konuda. Hani yılların sorusu vardır ya tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan? İşte o hesap bu konuda. Aşk mı sevgiden doğar, sevgi mi aşktan?

Sizce aşk&sevgi nedir? Hangisi diğerinin sebebi olur ya da  başka faktörler mi vardır?

 Benimle düşüncelerinizi paylaşırsanız memnun olurum. Blogla aynı isimdeki mavihatun@gmail.com hesabıma yazabilirsiniz :)

Bir dahaki yazıya kadar hoşçakalın :)

Ve unutmayın mutlaka biri tarafından seviliyorsunuz :)

Hiç yorum yok: