13 Kasım 2012 Salı

Gri hallerdeyim.

Tam da bilindik hallerdeyim
Bir güz kasabasının usul yeliyim.
Gözlerinde yaş dolu binlerce aşkın kokusu karışmış tenime,
Gün omuzlarında kırgınlıkların yükünü taşıyan gecelere gebe.
Sahile sığınmış birkaç yavru köpeğin çaresiz uluyuşlarındayım şimdi,
bir gece vakti.
Aynı sahilin bir ucunda ayağına dolanan dalgalardayım belki,
Senden habersiz.
Bulutların arasından gökyüzünü yırtarcasına düşen bir yıldırımım gözlerine,
Seni korkutan, ama geceni aydınlatan belki de.
Aslında hiç dünyaya gelmemiş bir umudun adıyım.
Belki bir şarkının notalarında,
Belki kırılacak bir kalpte,
Belki yazacağın bir kaç mısranın sonundaki noktada,
Adım adın olmayı bekliyor hala.
Düşlerinde kayıp bir hece oldum çoktandır.
Belki bile bile cami avlusuna bırakılmış bir hayaldim.
Belki sendim, belki o.
Bilinmez ya belki sessizliğe olan borcundum,
dudaklarından düşmeyi bekleyen üç harften birinde.
Ya s'onsuzluğa terk edildiğinden beri sol memende biriken acıydım.
Ya da hiç biri.
Ben aslında çokça sendim.
Sen aslında çokça ben.
Kim bilir aynı kelimenin yan yana iki hecesiyizdir belki.
Ama cümle bitmiş ve biz yanyana gelip bir kelime olamamışızdır.
Başka bir cümlede görüşmek üzere öbür yarım.
Seni şimdiden özledim.

Hiç yorum yok: