23 Mayıs 2013 Perşembe

Telaş..


Bir adamın her şeyi olmak ne güzelmiş be arkadaş..
Hep hayal ederdim . Hani romanlarda da olur ya hiç olmayacak bir anda karşılaşır iki insan. Bodoslama dalarlar kusurlu bir ilişkiye. Her sayfada bitti bitecek diye bakarız aşklarına. Hep çevrelerinde daha mükemmel çiftler vardır. Onlar gibi olmak isteriz.
Ama sonra roman biter. Geriye kalan iki ayrı bedende ama birbirini tamamlamış bir sevda olur..
Aa! der şaşırırız.. Hani o büyük aşıklar diye..
İşte hep o kusurlu aşkın baş rolünde olmak isterdim. Evet aşklarım hep kusurlu başlardı , ama bir iki sayfa bile sürmeden biterdi.
Ne boş heyecanlarmış onlar. El ele tutuşmakmış, öpüşmekmiş , sevişmekmiş pehh.. Yemek diye saman yemekten farkı yokmuş meğer.
Sevmekmiş işin aslı. Dibine, en boktan tonuna kadar sevmekmiş. Sadece iyi yanlarıyla değil, günahlarıyla, ayıplanmış yanlarıyla sevmekmiş.. Güzeli sevmek , istemek kolaydır da bir insanı günahlarına kadar sevmek.. Ah Allah’ım ne deli bir yangındır o..
Bir adamın herşeyi olmak yeni bir dünya keşfetmekmiş. Hasta olunca annesi, derdi olunca can yoldaşı, gözünün ta içine bakınca sevdiği, gülüşlerinde biriciği, yeri gelince kızı, canı, cananı..
Sevmekten daha güzeli sevilmekmiş..
Geçenlerde laf arasında bir arkadaş ” nasıl yani o eve gelmeden uyuyamıyor musun? İyide aynı evde yaşamıyorsunuz ki” demişti. Cevap vermemiştim. Versem ne olacak ki, anlayamazdı. Anlasa hissedemezdi..
Bu gece onsuz uyumak zorundayken yatağının altına fındık konulmuş prenses kadar rahatsızım. Yarısı olmak bir insanın buymuş demek. İnsan hiç yarım uyur mu?

Hiç yorum yok: