6 Haziran 2012 Çarşamba

Susmak vakti..

Bu sabah en az İstanbul kadar gri ve kokuşmuş uyandım.Odam kıyıya vuran bütün çöplere kucak açmış bir sahil gibi darmadığındı. Lambadan geceden kalma solmuş bir gün ışığı yayılıyor, bardağımdan sonsuz noktalar taşıyordu. Yerleri süpüren  perdem omuzları düşmüş, bıkkın bir kadını andırıyordu. Dolabımın kapaklarından parçalanmış sözcükler dökülüyor, devrik cümleler damla damla halıya akıyordu.

Saçlarım birbirine girmiş o uzun gökdelenlere özenmiş gibi karmakarışıktı. Gözaltlarımda morarmış acılar vardı. Dudaklarım kurumuş bir gök gibiydi! Balıklar bırakın yüzmeyi, bir nefes almaya bile tenezzül etmiyordu içinde.

Bunca yorgunluk, bunca sıkıntı için biraz fazla erken sanki. Ama bu kimin umurunda ki ? Bu hissin geçici olduğunu bilmek daha fazla yorulmaya engel olmasa da, idare ediyoruz işte.

Gökyüzü bir kez bulutlandı mı yağmur yağması gerekir. Yoksa o boğuculuk, o kasvet zor dağılır. Güneş bulutların ardında bir yerde gizlidir ama kimse bir halat fırlatıp onu düştüğü kuyudan kurtarmaz. Güneş beklemeyi, sabretmeyi bildiğinden mutlaka galip gelir.

Bazı geceler vardır ya hani , uzun zaman bitmezler. Güneş bir türlü aydınlatmaz odaları ya da daha kargalar kahvaltı yapmadan ısrarcı bir sevgili gibi uyandırmaya çalışmaz sizi. Tek farkı vardır. Sevgilinin nefesi teninizi, güneşin ışığı gözlerinizi yakar. Ama o uzun gecelerde ikisi de yoktur. Onları yokluğu yorar belki de insanı.

Öyle ya en zor anlarda rahat bir omuz ister insan. Aşk dolu bir sarılış, belki bir kaç güzel söz.. Biraz da şansınız varsa sevgilinin nefesine ek, güneşte ısıtır teninizi. Ama işte gece çökmüştür bir kez. Ne güneş vardır teninizi ısıtan ne de yarin şefkatli kolları vardır derdinizi unutturan..

Bazı insanlar vardır, boşlukta yüzmeye alışkındırlar. Bende onlardan biriyim sanırım. Son zamanlarıma bakıyorum da her şeyi biriktiriyorum. Acıyı, sıkıntıyı, aşkı, derdi, kederi, göz yaşını.. İtiraf ediyorum arada, herkes sustuğunda, üç-dört damla yaş sızdırıyor gözlerim. Ama o kadar. Daha fazlasına  cesaretim olmuyor. Tepesine kadar dolmuş bir baraj gibi gözlerim. Kapakları bir kez açarsam bir daha kapatamamaktan, her yeri su basmasından korkuyorum.

Belalım oldu bu  biriktirme işi sanırım. Ne zaman kontrolden çıkacaklar merak ediyorum..
Yine susmam gerek sanırım.
Hoşçakalın :)

                                                                                                                  Cimcime

2 yorum:

bayan mavi dedi ki...

Susma... Yeterince susan kişi var, bence konuşma vakti artık.

Unknown dedi ki...

konuşmaya değer insan bulduğum sürece konuşacağım ufaklık :)