7 Ocak 2013 Pazartesi

Sen-Ben-Biz


Gecenin bir yarısı  günlerin tam ortasına düşen bir atom bombasını andırıyordun.
Her şeyi yıkıp, yok etmeye gelmiştin.
Var olanlar artık hiçti.
Şimdi öyle vakitti ki, bütün taşları tekrar var etmeli ve onları üst üste dizerek dünyamı yeniden kurmalıydım.
Sen kötü olsan da kalbin iyiydi.
Her külün ucundan tutup başka bir küle ekliyor yok ettiğin her şeyi canlandırmaya uğraşıyordun.
Öyle bir şeydi ki bu sanki gitmişsin de geri gelmişsin , ama hala yokmuşsun gibi.
Karışık.
Evet çok karışıktı varlığın.
Öyle çok dağıttın ki, öyle habersiz yaptın ki bunu şimdi düzeltmeye çalıştıkların bile nafile geliyor gözüme.
Sahi gerçekten düzeltmek mi istiyorsun yıktıklarını?
Hayır, hayır yanlış soru bu.
Sen bende yok ettiklerini mi var etmeye geldin , yoksa kendi içinde yok olanların başkasındaki yansımasını görmeye mi ?
Doğru söyle sevgilim gerçekten beni sevmeye mi geldin yoksa kendini sevdirmeye mi?
Gidecek misin?
Ah tabi ki.
Çok fazla kalmayacaksın belli. 
En fazla paçaların ıslanana kadar kalacaksın sahilimde.
Dalgaların boyu büyüdükçe adımların ileriye değil geriye gitmeye başlayacak.
Korkacaksın, içinin acımasından, kalbinin kırılmasından, gözlerinin ıslanmasından!
Korkacaksın, sevmekten, aşktan, güzellikten!
Kaçacaksın, benden, senden, bizden.

Hiç yorum yok: