17 Ekim 2011 Pazartesi

Prens-esin Uykusu (2)


Yağmur sokaklarda geziniyordu..Gözleri bir tek attığı adımları görüyordu..Başkalarının onu görmediği gibi oda başkalarını görmek istemiyordu..Sokak zaten ıssızdı..Bir Allah'ın kulu yoktu..Hepsi evlerine çekilmişti..Kim bilir belki de dört duvar arasına sıkışmak hoşlarına gidiyordu..

Kulaklarında yankılanan yağmur sesine karışmış o fısıltı kalbine öyle ağır geliyordu ki..Tonlarla yük binmişti sanki üzerine..

-Pera..


Nedendi bu şanssızlığı ? Neden kendi adını değilde bir başkasının adını fısıldamıştı kulağına ? Neden Peraydı dudaklarından dökülen ? Neden!?

Üzerindeki siyah kabandan akan suları fark etti.. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur değildi bunun sebebi.. Eski haline dönüyordu yavaştan.. Damla damla eriyor , yok oluyordu..

Yürüyecek hali kalmamıştı..Dizlerinin bağı çözülmüştü sanki. Olduğu yere çöküverdi. Hava giderek daha boğucu bir hal alıyordu.. Nefes alırken zorlandığını fark etti.. Yağmur iyice hızlanmıştı.. Gri bulutlar güneşi karanlık bir kutuya hapsetmişti.. Başını kaldırıp baktığında gördüğü tek şey umutsuzluktu.. Bulanıktı her şey..

Ama o tamda inanmıştı..Onu yağmurlardan kurtaracak , sarıp sarmalayacak gerçekliği bulduğuna inanmıştı.. Ama bu da gerçek değilmiş.. Adi bir oyunmuş belki de , can sıkıntısından oynanan.. Oysa ki onun kollarının arasında ne çok inanmıştı sahiciliğine..Soğuktan buz tutmuş tenini ısıtan nefesi ona her şeyin bittiğini hissettirmişti.. Asırlardır beklediği adam gelmişti.. Taki dudaklarından dökülen o iki heceyi duyana kadar inanmıştı buna..

-Pera..


Kimdi Pera ? Bunca can acısı yetmemiş miydi de üzerine bir de bu eklenmişti.. Hiç tanımadığı,bilmediği bir kadındı onu böylesine mahveden.. Umutlarını tüketen..

Yanı başındaki duvara tutunarak kalktı.. Yürüyordu.. Ama bilmeden,hissetmeden.. Ani bir rüzgara tutuldu.. Damlalar dört bir yana saçıldı.. Başındaki gri,bol şapka uçuverdi.. Dönüp alacak takati bile yoktu..Devam etti.. Yürüdü..Yürüdü ve yürüdü..

Yanaklarından süzülen ıslaklığın gözyaşı olduğunu yeni fark etmişti..Elinin tersi ile silmek istedi..Ama vazgeçti..Yanından geçmekte olan,sessizliği acımasızca yaran otobüsü  fark etti..Bütün griliklerin aksine mordu..

Aklına Pera geldi yine..Otobüse bindi..Neredeyse bomboştu.. Kimse onun varlığını fark etmemişti..Sanki zaman durmuş gibiydi.. Oturmak istemedi..Üç kapıdan en sonuncusuna doğru yürüdü.. İçerisi sıcaktı.. Bir süre kapının üç adım gerisinde duran sarı direğe tutundu..Yanaklarından süzülen damlalar gri zemine düşüyordu habersizce.. Sokak lambasının ışığı geniş cama vurdu.. O sırada buğulanmış olduklarını fark etti..

İşaret parmağını cama doğru uzattı..Dudaklarındaki gülümsemeden habersizdi..Önce kendi adını yazdı..Hemen ucuna bir gülücük kondurdu..Camdaki duruşu hoşuna gitmişti..Geri çekilip eski yerine döndü..Gözlerini camdan ayıramıyordu.. Adı cama her çarpan ışıkla birlikte görünüp kayboluyordu.. Etrafına bakındı..Onu izleyen kimse yoktu.. İçinden geleni yapmak istedi..Adının hemen üzerine bir isim daha ekledi.. Bakışlarını ne kadar zorlasa da çekemedi.. Çekmek istemediğindendi belki de..Sonra kulağında aynı fısıltı tekrarlandı..

-Pera..


Ani bir hamleyle cama uzattı elini ve o bakmaya kıyamadığı isimlere.. Bir anda ikisini birden sildi..Hiç olmamış gibi düşünmek istedi..Ama camdaki iz bunun aksini göstermeye çalışır gibi gözüne çarpıyordu..Sonra ki ilk durakta indi.. Yağmur hala yağıyordu..

Kulağında yine aynı isim vardı.. O fısıltı gittikçe ağırlaştırıyordu bedenini..Yere düşerken aklından geçenler ,dudaklarından dökülsün istedi..Ama başaramadı..Sadece aklının bir köşesinde kalıvermişti o kelimeler..Gerçektiler,can yakıyordular..Ve bu adsız duygular o kelimelere mahkumdu..

Buğulu cama yazılı iki isimden ibarettik.. Buharlaşacaktık el mahkum. Ne aşk kalacaktı geriye ne de biz.. Zaten hiç olmamıştık ki..


Hiç yorum yok: